Kendime sığmayışlarımda kelimelere sığınmış
Buluyorum kendimi
Bir kaç kelime nekadar 'sen' olabilirse..
Olabildiğince seni anlatyorum karanlığıma..
Bıkmak usanmak bilmeden anlatıyorum
Ben'den ödün verdiğimce...
Hani karanlığımda ses oluşun yok mu
Zifirinden tüm kuytukarımı saran..
Derinden...
Ta derinden...
Bana koşuyor gözlerin,
Yalnız gözlerini seçebiliyorum
Karanlığın koynunda..
Olabildiğince körkütük cümlelerle
Bir gelmek istiyorum..
Karanlığın çizdiği çemberin şeffaf surlarından
Bir adımda gözlerine..
Bir adım.. bir adım daha sana..
Karanlığın boğoşunda kaybolana dek..
Ramak kala gözlerinin bi'anına..
Bir an ki asra bedel...
Kayboluşun kaç asır oluyorsa..
Okadar asrın ihtiyarlığını omuzlarıma yıkarak..
Üstümden geçiyor
Kum saatinin asırlık taneleri...
Belkide ilk kez karanlığa isyanım geliyor
Bilmeden..
Hiç olmayan sen'in karanlık olduğunu..
Sonraları anlıyorum..
Mahçupluğumla bir kez daha ta derinden
Gömülüyorum..
Sarmaş dolaş karanlığın koynuna..
Kayboluşun gibi kaybolmayı bekliyorum..
Sessizliğin çığlık uğultusu zihni darp ederken..
Yitik mısralarımın
Satır aralarında kaybolmak istiyorum..
Belki bir asır fark edilmeden yokluğum,
Bir meçhulde meçhul olmak istiyorum...