...bütün ihtimalleri altüst ederek birden sabahıma doğuşun yok mu hani ...yine ...yeniden ...yaşamadığımın anısını canladırarak gözlerimde.
...ve bana yaşattığın kaçıncı film şeridi tekrarı bu bilmiyorum hayatımın geçtiği gözlerimden... Başrolde sen!

29 Şub 2012

günden#4

aç karnına hiç ağzımı açasım yoktu ya iki kelam durum bildirimi yaparım dedim.. pek uğrayamaz oldum da düzenli olarak.. durumu idare etme durumum idare edilebilir sanırım.. her neyse saçmalıyorum işte kulak asmayı verin.. aldığım yeni bir karar yok.. şunu söyleyeyim bir iki güne açlık sınırının altında seyredebilirim neyseki bir miktar makarna stoğum vardı.. günler geçtikçe bunun bilgilendirmesini de yaparım unutmazsam ya da başka bir şey olmazsa mesela ölmezsem falan..

28 Şub 2012

saçma bir

madem burası benden başka kimsenin umursamadığı hatta belki benimde umursamadığım bir köşe oldu burayı saçmalama köşesi ilan ediyorum.. böylesi herkes için daha relax olacak gibi.. hani hiç bir şey düşünmeksizin aklıma gelecek cümle sıralamasını olduğu gibi yansıtma düşüncesindeyim.. ve aslında bu yazı bunun ilk parçası.. insan düşünmüş olmadan ne yazar bilmiyorum elimden geldiğince boş olmamasına özen göstereceğim temennisindeyim yine kendimce..
hi bi de belirteyim bu saçmalama serisi tuğlalarını dönüp dünüm okumıcamda bir süre bir ay sora filan göz gezdirme hakkımı tanıyorum sadece kendime.. kendime saygılarımla...
günlük bişeylerden de bahsedim hazır elim değmişken di mi?.. kış çıktı çıkacak derken soğuklar yine baş gösterdi.. hatta anlamsız bi kar meyli var havada... günlük güneşlik geçinip giderken ne gerek vardı şimdi.. bu yıl yeterince kar gördük diye söylüyorum sevgili blog kar'ı severim yoksa.. sağlıcakla kalayım...



google amcaya relax yazınca minder çıktı bende bu morunu seçtim :D

25 Şub 2012

hiç olmamış oyunu

yeni kazanımlar yeni kaybedişler vs. hayat bunlarla sürüp gidiyor.. sorun şu ki; kazandığımda neyi kazandığımı anlama şansına erişmeden kaybettiğimi farkediyorum.. aslında hiç kazanılmamış bile olabilir bir şey bu.. bu denli karışık... bunun üzerine düşünmek istemiyorum çünkü görünen o ki bu bir şey kazandırmıyor.. evet bu kadar! kim gitmek isterse gitsin.. ben hiç olmamış gibi kaldığı yerden devam ediyor oyunu oynayabilirm...

23 Şub 2012

yağmaz mı?

karamsar duyguluklu anlar geliyor içtenlikli.. asıl korkutan da budur zaten hani her bir şeyin içtenliklisi daha bi etki oluşturur zannındayım.. farkettim de bir şeyler düzgün gitmemeye başlasa soluğu burda alıyorum her seferinde.. biraz da hakkım var buna çünkü oldukça bana özgü bir alan oldu ve nefes alışlarımın kimse farkında dahi değil.. burası köşeme çekilmek gibi, bende köşeme yumulup hece hece soluk alıyorum.. yaşamak siyah beyaz gibi.. ya yaşarsın ya yaşamaz hani.. arada kalışlarımda burda buluyorum kendimi... beni aradan bırakan bu sefer sevmek ve sevilmek umudumun suya düşen hayaller ivmesi göstermesi oluyor.. öyle de sürüp gidiyor... bir yağmur yağar mı dersiniz....


20 Şub 2012

rüya

uykulu gözlerinden çok uzağım belki..
belki hiç dokunamayacağım
ellerindi
rüyalarımın gizemli görkemi..
sonrası yok!
bitti rüya...
gün doğdu güya...
yalnız rüyalarımız bizim.
yalnız orda birleşebilirmiş gibi
ellerimiz
hiç uyanmak istemediğimiz
rüyalarımız var bizim...

19 Şub 2012

yolculukta mahsurluk esnası

kafam durmuş gibi hiçbir şeyi doğru düşünüp doğru telaffuz edemiyorum.. başka bir deyişle her şeyin hissizliğindeyim. her şeyin derken her şeyin değil.. başımın belli-belirsiz bir yerlerindeki ağrı hissinden sonra farkettim bunu.. bu iyi mi dersiniz? hiç de değil.. tek kelime etsem saçmalamaktan öteye gitmez bu halde.. uyumaya çalışsam o da yok.. herkesten uzak kimsesiz bi sessizlikte kendimi dinlemek istiyorum sadece.. şu an bunun imkansızılığının farkındayım tabi.. araçla mahsur kalınmışken kimse isteklerinin gerçekleşebilmesini güçlü bir özgüvenle bekleyemez. evet yolculuk esnasında Samsun terminalinde mahsur kaldık. mahsur kaldık denmez belki sadece ilerleyemiyoruz.. hiçbir yere hareket edemez durumda olsak tam anlamıyla mahsur kalmışlık olurdu.. bu durumun iyi tarafı bu olsa derek. biraz poliyanna bakışlar savurmanın kimseye zararı olmaz.. ve bir de Samsun Otagarında kalıp bir şeyler karalayabileceğim hiç aklıma gelmezdi.. yok yok gerçekten hiç aklıma gelmezdi. bu, bir çok durumunu düşünüp oluş anında hiç aklıma gelmezdi diyeceğim kurgularımdan biri değil kesinlikle. bu kurgular hep eğlenceli gelirdi bana ama böylesi de iyi.. bu mahsurluk durumunu böyle geçiştirmekten oldukça memnun gibiyim.. öyle bir yüz ifadem var, hani tahminimce..
yolculuğun başından beri en iyi ânım bu olsa gerek.. buraya kadar bir kasvet havasında geldiğim söylenebilir. şu bahsettiğim baş ağrımla birlikte..
olmadık zamanlarda olmadık adamlar rasgelirmişya hani, aynen öyle oldu.. yanıma gelen adam daha bismillah demeden soru yağmuruna tutu resmen.. ve ilk dakika eczacı olduğunu öğrendim. molada tam inmek üzereyken sormaya devam etmesi üzerine bocalamamla otobüs koridorunda bir trafik oluştu. neyse ki çok uzun süreli olmadı. adama cevap mı yetiştirim arkamdakilere yol mu vereyim di mi ama? zaten moron gibiyim kafam allak bullak..
bir de film yarım kaldı.  devam edebildiğimizde umarım film de kaldığı yerden devam eder.. Yeni Zelanda' dan Amerika' ya motoruyla hız rekoru kırmaya gitmiş yaşlı bir adam vardı.. adı Robert' di sanırım.. filmin adı ve çekim yılnı bilemiyorum.. göstermediler :) devam etmezse bu filmi bulmam hiç kolay olmaz sanırım.. filmde adam kesin rekor kırcaktır da ben asıl nasıl öleceğini merak ediyorum.. gerçi bir an önce harekete geçsek filmi pek dert etmeyeceğim bir kesinliktir de yapacak daha iyi bir şey olmadığı için bahsetmek istedim..
bunları yazarken göz ucuyla yanıma oturacak eczacıyı kollamamın kendimce komik bir durumunun kimse farkında değil neyse ki.. ve burdakilere geince burdakilerden çok farklı bir yerlerdeyim.. aynı yöne doğru giderken de öyleydi gerçi..
harekete geçememenin yanında bir diğer korkumda şu cihazın gücünün tükenmesi doğrusu.. ve baş ağrımın çileden çıkaracak hal alması.. ezginin günlüğü eşlik ederken iyi gibiyim.. bunun gibisinde bile olmak iyi şuan..
burda daha ne kadar kalırız bilmiyorum.. şu araç internet teknolojisine sahip olsa durum biraz daha iyi olabilirdi... 
17.02.12/20.56

14 Şub 2012

sadece şarkılar var






şarkılar bazen çok şey ifade edebilir olabiliyor hani.. bazı şarkılar bazı insanları bütün insanlardan çok sevdirir.. bunun ifade ettiği çok şey tek kişide gizli.. bende kendimi ölesiye gizliyorum doğrusu sadece şarkılar var....

13 Şub 2012

rahat rahatsızlığı...



hiçbir psikolojik ya da travmatik durumun kıyısında kenarında olmadığımı farkettim.. bu durup durup kendine 'aa benim hiç psikolojik sorunum yok' demek değil tabiki. bunu diyecek olmak bir pskolojik sorun teşkil ederdi sanırım:) hani bunu daha açık nasıl ifade edebilirim bilmiyorum. bu günlerde oldukça durağan, şok trentler göstermeyen bir hayat çizgisinde seyrediyorum diyebilirim. beni bunalıma sürükleyecek bir şeyler olmuyor. bundan şikayetçi oluyormuşum gibi olmasın da hani böyle durup düşünürken kafayı takacak bir şeylerin olmamasının bir can sıkıntısındayım sanki.. buna daha basit bir tabirle 'rahatın batması' da diyebiliriz.. kendimi bir şeylerden uzak tutmanın neticesi olabilir sanırım. "neden uzak tutumak?" mı? buna verecek net bir cevabım olsa inan esirgemezdim. genel olarak bir kendine çekilmişlik denilebilir.. kendi halindeliğin başgöstermesi durumu işte.. bu da bir süreç olsagerek. şimdiye kadar hangi süreçlerden geçtiğimi kestirebilmek zor.. bir zaman dilimi sonra geriye bakıldığında tam olarak farkında olunabileceğini düşünüyorum. kendimi görebileceğim bu birkaç satır belki birkaç ay sonra bu süreci izlememi sağlayacak.. kendimi programladığım düşünülebilir ve kimse bir programa dahil olmadığımızı ispatlayamaz.. program içinde program... belki bu da benim programımın bir parçasıdır? bunun farkında olunabilir mi bilmiyorum...
konu buraya gelmişken İnception' dan bahsetmek isterim. son zamanlarda bana ilginç gelen filmlerden biri oldu. rüya içinde rüya ve gerçek gerçeklik ironisi çok düşündürücü...

12 Şub 2012

can sıkıntılı..

acayip bir can sıkıntısı kıskacındayım.. geçen günler için boş teleffuzunda bulunmak istemiyorum tabi.. hani her dakika aynı verimlilikte olmasa da kattığı şeyler vardır sanırım.. böyle muallak cümleleri de bugünlerde çok kullanır oldum.. her neyse...
üzerine başka bir söz söylemeden kendimi bir başka çarpma kaçamak antifirize bırakmaya gidiyorum.. bu günleri aramanın yanında bunun yeri başka olcak.. tadını çıkarmak lazım :)

11 Şub 2012

bir kaçamak

babadan çarpma kaçamak bir sigara gibisi yok.. bir kahve eşliğinde tabi.. ve tabi bir de kışın ortasında soğuğu iliklerine kadar hissetmek pahasına dumanı dışarı üfleme çabası içinde..
bunu yazarken belki yıllar sonra bunu okuduğumda neler hissedebileceğimi düşünüyorum. bilmiyorum belki yirmi yıl sonra flan kırklı yaşların ağırlığında bir tebessüm vesilesi olur bu birkaç satır.. burayı oluşturmanın bir amacı budur sanırım.. kısa anenktotlarlarla günden düne günce...


8 Şub 2012

standart ivmesi

şöyle karamsara yakın cümleler kurmayı sevdiğimi farkettim.. etrafımda dönen bir dünya var.. benim de bu dünyaya karamsar savrulmalar yapasım...
ve şu dakika bu dünya etkisi altında karamsarlığımın kursağımda kalmışılığındayım malesef.. bu trabzon havası pek yaramadı mı ne? gerçi keyfim yerinde sayılır.. normal yaşama standarlarımın üstünde seyrediyorum diyebilirm :) bunun dışında yazacak çok ilginç bir şeyler cereyan etmiyor.. burayı boşlamanın sebebi birazda bu olsa gerek..

7 Şub 2012

'unutulmayanlar' filminden




....hayatım yalan sahnesinin perde arkası
ne yazmak istediğimi bilmiyorum sadece yazmak istiyorum.. böyle zamanlarda aralarda alınacak bir kaç kelime çıkmıştır çoğu zaman..
ben daha inzivaya çekilmeden.. bu filmden gelen bir kelimeydi yazıverdim.. film mi? 'unutulmayanlar'
-eğer yok olursam dünya yine dönmeye devam edecek..
-çekil önce ben atlıcam..
ama beni asla..
.....
-boşu boşuna dayağı yedi gıkı çıkmadı...
..
el vedaa...
-beni böyle ansızın bırakıp gitmen..  beni sette istemediğini açık.. açık... nedir benim suçum.. benim... çektiğim ceza yetmedi mi şimdi onlar saygın birer insan olrak hayatlarına devam ediyor ama ben hala orospu muyum? çizmeyi aşan sizlersizniz.. hepiniz yaşadığımı yıllar boyu sırtıma yüklediniz.. neden o günahları benimle paylaşmıyorsunuz? lanet olsun neden o günleri unutmuyorsunuz? unutturmuyorsunuz? bana.. bana siz çektirdiniz.. şimdi herkes ak kaşık ben kara kaşık...

hepiniz iki yüzlüsünüz.. hayat neden şekil yapıyor hadi ordan çekil yapıyor..

ve zil çalar gelen...
-içtin mi sen?..
-söylediklerini düşündüm uzun uzun.. aslında sen bir  kurbansın.. böyle bir hayatı sen seçmedin..
-mahsum kız kandırılır ve kullanılır... ben bile bile girdim bu işe.. dinle aziz dinle gerçeği dinle.. kahramanlar ne kadar zor olursa olsun para için onurlarını satmazlar... ama ben senin sandığın bir kahraman değildim aziz.. baş edemezdim bu hayatla..
-sus sus söyleme kandırıldın sen..

ve tokat... ve sesizlik... vay arkadaş ne olaylar cereyan etti.. beklenmedik şekilde...

günden#3

*günler gelip geçerken bir takım ihmalkarlıklar neticesinde geri dönüş de zaman aldı nihayetinde.. oldukça yoğun geçen bir süreç olduğunu belirtmem gerek.. yolculuk düğün vs...

*gün üzerine bir şeyler karalamamak o günü biraz soluk bırakmış gibi.. gün'ler üzerinde bunu günce gibi yormak pek benlik bir şey değil gerçi.. sözün özlülüğünün açıklaması bu olsa gerek?

2 Şub 2012

günden#2

*sonunda o gün geldi çattı ve üzerimde bıraktığı yıkımlarla geride kaldı.. öyle bir hal yorgunluğudur ki baş ağrımla durmaya alıştım duyarsızlaştım resmen.. halen sol kaşımın civarında belli bir ağrı kendine yer etse de umursama eşiğimin altında kaldı artık..

*bir kelam etmeye mecal yok dakikalarında son sözüm bu sözün son olmamasına yönelik olsun.. son sözümü söylediğim gün özümden anlayan kişilerce muhattap olacağım temennisyle...